1. HACCP NEDİR

Üretimden-tüketime risk oluşturabilen her bir odağın ürünler bazında ayrı ayrı belirlenip, bu noktaların incelenmesi ile/kontrol altında tutulması ile, sorunların giderilmesi olarak da ifade edilebilen HACCP, “kritik kontrol noktaları (CCP)” nın  belirlenmesi, riskin azaltılması, dolayısıyla da tehlikenin engellenmesidir. İlk kez uzay çalışmaları için gündeme gelen bu kavram, sonraları ABD’de endüstriye uyarlanmış ve giderek Avrupa’ya yayılarak topluluk üyelerinde kullanım alanı bulmuş ve bazı sektörler için de zorunluluk olarak tanınmıştır.

  1. HACCP TEMEL PRENSİPLER:

Bu sistem temelde son üründeki kontrole bağlı gecikmeler veya dönüşümsüz olumsuzluklar sonucu, geliştirilebilecek tehlikeleri engelleyen koruyucu önlemleri baştan belirlemeyi prensip edinmiştir.  Haccp sisteminde uluslar arası uygulamalarda 7 temel prensip belirlenmiştir. Bunlar:
1) Tehlike analizleri; endüstride hammaddeden — işleme – üretim – dağılım ve tüketime kadarki bütün basamaklarda, ürüne göre potansiyel tehlikelerin tanımlanması gerekmektedir. Olası tehlikelerin önceden tahmin edilebilmesi, bunların kontrolleri veya önlenebilmesi bakımından önemli göstergeler yaratacaktır.
2) CCP’lerin belirlenmesi; olası tehlikeyi veya tehlikeleri en aza indirebilmek tamamen engellemek veya ortadan kaldırabilmek işlevini hedefleyen kritik kontrol noktaları (CCP-Critical Control Point) niteliğindeki odakları / işlemleri / işlem basamaklarını belirlemektir. Bu noktalar, üretimde bir işleme basamağı olabileceği gibi. hammaddenin üretim, hasat, nakliye, fabrika kabul, ön işlem, ürünün formülasyonu, bileşenlerinin ilavesi, işleme, depolama vb. herhangi bir evresinde olabilmektedir.
3) Kritik limitlerin belirlenmesi; her ürüne göre kontrol altına alınacak CCP basamakları için özgün kriterler ve hedef limitler belirlenmelidir.
4) Kontrol ve izleme; sistemi oluştururken, kontrolde esas olabilecek her CCP için uygulanacak işlem esaslarına ait detaylar kararlaştırılmalıdır ve listelenmelidir. Sistematik ölçümler, belirlemeler ve kontrol için önemli faktörler düzenli olarak dikkate alınıp, buna göre hareket edilmelidir.
5) Düzenleyici eylem planı; CCP uygulamaları rutin kontrol mekanizması içine alınmalı ve buna yönelik düzenlemeler ve önlemler baştan geliştirilmelidir.
6) Doğrulama; planlanan HACCP sisteminin etkin çalışıp çalışmadığı, geliştirilen sistemin tamamlayıcı testlerle doğrulanması ve kanıtlanması koşuluyla kesinliğe kavuşturulmalıdır.
7)  Dokümantasyon;   geliştirilen  bütün   işlemler  ve   kayıtlar,   uygulama  ve prensipler doğrultusunda kanıtlandıktan sonra, yazılı dokümanlar haline getirilerek rutin uygulamaya alınmalıdır.
 
3- GIDA GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ VE EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Gıda zehirlenmeleri toplum sağlığını ve ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlıktaki olumsuz etkileri nedeniyle çalışamamazlık ya da verimsiz çalışabilme gibi işgücü kayıpları ve sağlık harcamaları ekonomik kayıpları oluştururken, gıda zehirlenmeleri ölümlere de neden olabilmektedir.
Türkiye’de sağlıklı rakamlar bulunmamakla birlikte, gıda güvenliği sistemini kurmuş, sürekli denetimlerini yapan, eğitim ve gelir düzeyi Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde olan İngiltere’de, yılda 4.5 milyon insan gıda zehirlenmelerine maruz kalmaktadır. Ancak bunlardan sadece 750 000 kişinin hekime başvurduğu belirtilmektedir. Salmonella ve Campylobacter zehirlenmelerinin (yılda yaklaşık 500 000 vaka) en sık karşılaşılan zehirlenme olduğunu saptanmıştır. Yılda yaklaşık 50-60 kişinin de gıda zehirlenmeleri sonucunda öldüğü belirtilmektedir.
İngiliz Gıda Standartları kuruluşu, gıda zehirlenmeleri kaynaklı sağlık harcamalarında 2006 yılına kadar yılda yaklaşık 700 milyon$ tasarruf sağlamak üzere
Yüksek riskli gıdalarla uğraşan küçük işletmelerdeki riskin azaltılmasına,
Gıdayla uğraşanların uygun eğitim almalarına,
Evdeki gıda hijyeni uygulamalarının iyileştirilmesine,
Endüstriyel gıda üretim uygulamaların iyileştirilmesine yönelik çalışmalar başlatmıştır. Benzer gerekçelerle benzer çalışmalar Avustralya’ da da yürütülmektedir. Ayrıca, Avustralya hükümeti gıda güvenliği standardı hazırlamış olup, uygulama koymak üzere gıda endüstriyle görüşmeler yapmaktadır.
Ülkemizin eğitim ve gelir seviyesinin göreceli düşüklüğü, gerekli fiziki yatırımların yapıl(a)maması, denetim uygulamalarının sürekliliğinin yeni yeni sağlanmaya çalışılması, hizmet içi eğitimlerin yürütülememesi, kalabalık nüfusu, yıllarca süren mevzuat eksikliği ve yetersiz mevzuat nedeniyle gıda zehirlenmelerinden kaynaklanan, ölümle sonuçlanan vakaların, sağlık harcamaların ve iş gücü kayıplarının daha fazla olacağını tahmin etmek mümkündür. İşletmelerin ve okulların yemek/mutfak işlerini taşeronlara devretmeleri, şehirleşmeye koşut olarak giderek daha fazla insanın ev dışında yemek yemeye başlaması, gıda güvenliği  denetim,  eğitim ve uygulama ihtiyacını daha da fazla artırmaktadır.